21 Ocak 2013 Pazartesi

MERVİNOS PİZZA


Yine uzun zaman oldu yazmayalı. Beni kemiren suçluluk duygusuyla ancak şimdi geçebildim blogumun başına. Herkese merhabalar :)
Yemek yemeye meraklı bir çiftiz biz. Özellikle hafta içi birçok şeye fırsat bulamayınca bari haftasonu kahvaltıları mükemmel geçsin, değişik şeyler olsun diyoruz; kendimizi şımartalım istiyoruz. Bu pizza tarifi tamamen doğaçlama gelişti. Biz çok memnun kaldık. Mutlaka deneyin. Hatta fazladan yapıp buzluğa atın, zamanı gelince çıkarıp ısıtın yeter. Misss gibi oluyor :)





















MALZEMELER

1-Hamurabi
· 1 paket (10 gram) kuru instant maya
· 1su bardağı ılık süt
· 2,5 su bardağına yakın un
· 2 yemek kaşığı zeytinyağı
· 1 fiske tuz
· 1 fiske şeker
2-Üst Malzemos
· 1,5 su bardağı mantar
· 1 adet konserve mısır
· 3 adet biber
· 3 diş sarımsak
· 1 adet küçük soğan
· 1 su bardağı mozerella peyniri
· 1 su bardağı kaşar peyniri
· 1 su bardağı sosis
· 1 su bardağı ılık su
· 3 yemek kaşığı salça
- 5 tane çeri domates
NASIL YAPACAĞIZ?
1- Öncelikleılık sütün içerisine şekerimizi ve mayamızı alıp karıştıralım. Ilık bir ortamda 10-15 dakika başbaşa bırakalım bu ikiliyi. Sonrasında hamura ilişkin tüm malzemeleri katıp bir güzel yoğuralım. Ele yapışmayan bir hamur elde etmemiz gerekiyor.

2- Yoğurma işleminden sonra hamurun üzerine nemli bir bez örtüp sıcak bir ortamda 30 dakika kadar dinlenmeye bırakalım. Hamur bir güzel kabaracak,puf puf olacak amacımız bu.
3- Diğer tarafta soğanımızı sarımsağımızı minik minik doğrayalım. Salçamızı ılık suda eritelim. Soğan ve sarımsağımızı bu karışıma ekleyip bir kenara alalım. Diğer tüm malzemeleri orta büyüklükte keselim. Kaşarımızı rendeleyelim.
4- Kabaran hamurumuz , yağladığımız fırın tepsimize bir güzel yayalım. Kalınlığın tepsinin her yerinde eşit olmasına çaba harcayalım.
5- Hazırladığımız salçalı sosu hamurun üzerine döküp bir fırça yardımı ile dağıtalım. Bu noktada salçalı sosun içindeki sarımsak ve soğanların tepsinin belli noktalarında toplanmamasına dikkat edelim.
6- Sosun üzerine mozerella peynirlerimizi koyduktan sonra diğer tüm malzemeleri arzu ettiğimiz gibi yerleştirelim.
7- Tepsimizi 170 derecede ısıttığımız fırınımıza yerleştirelim. Üzeri kızarana kadar yaklaşık 30-40 dakika pişirelim. Pişmesine 10 dakika kala rendelenmiş kaşar peynirimizi pizzamızın üzerine serpelim ve pişirmeye devam edelim.

BİRKAÇ ÖNERİ
* Mozerrella peyniri yerine beyaz peynir veya lorda kullanabilirsiniz.
* Soğan isteğe bağlı. Soğansız yapıldığında da gayet lezzetli oluyor.
* Hamuru olabildiğince ince tutun, zaten pişince kabarıyor.
* Pizzanın üstü için farklı malzemeler deneyebilirsiniz. Hayal gücünüzü konuşturun :) .
*Tarifteki ölçüden fotoğrafta gördüğünüz büyüklükte 12 adet dilim çıkıyor.
AFİYET OLSUN :)

29 Kasım 2012 Perşembe

Taze hayat

İnsanın hayatında çevresindeki insaları istemeden de olsa sınava tabi tuttuğu dönemler varmış. O dönemlerden birini de biz geçirdik. Sevgi üzerine, yakınlık üzerine kurulan cümlelerin alt yüzünü gördük. Bir çok insanı hayatımızda bir daha yer almamak üzere kapı dışarı ettik..  Üzüldüğümü söyleyebilir miyim? Evet, üzüldüm. Ama onlar için. Hayatımda hiç bir zaman sevmediğim insanın yanında durmadım ben ve haksızlığa uğrayan bir insan varsa karşımda, kafamı çevirmedim çıkarlarım uğruna. Böyle yaparsam yiyemem, içemem, yatağımda rahat yatamam çünkü, bilirim. Ki bu insan olmanın bence en güzel farklılıklarından biri belki de. Ben üzüldüm çünkü bunları önemsemeyen insanlar çokçaymış; hem de dibimizde, çok yakınımızda. Bu insanları soframıza almış, evimize sokmuş, dertleri ile kederlenmişiz. Kimisi para uğruna yaptı bunu, kimi de yüzüne, vücuduna yansıyan çirkinliği nedeniyle, otuz yaş bunalımının da etkisi ile aman eldekinden olmayayım, evde tek başıma kalmayayım düşüncesi ile.. 

Şimdi kalan sağlar bizimdir, hem de candır diyerek yola devam etme zamanı. Hem de hayatımızın baharında yalan yanlış ne varsa kim varsa hayatımızdan çıkarmış olmanın sevinciyle..



5 Temmuz 2012 Perşembe

SENİ KIRMAMAYA AND İÇTİK...

Cyber-Shotumuz, kedimiz Pörtlek uğruna balkondan düşünce yeni bir fotoğraf makinesi almaya karar verdik. Yenisi şu an yolda ve bugün gelecek bence :) Güzel fotoğraflar çekmek dileğiyle :)

İşte bunu seçtik,

http://www.hepsiburada.com/liste/olympus-sp-810uz-14-mp-30-lcd-36x-optik-dijital-fotograf-makinesi/productDetails.aspx?productId=ft2121512&categoryId=248

Araştırmalar diyor ki; fiyat-performans oranı en başarılı makinelerden biriymiş, şov başlasın öyleyse :)

1 Mayıs 2012 Salı

YEMEKÇİ

Yemekçi olmak istiyorum ben, çok seviyorum insanları beslemeyi, yemek yerken yüzlerinde oluşan mutluluğu seviyorum. İşi gücü bırakıp yemekçi olacağım sanırım.

Ders bir: Karidesli makarna nasıl yapılır.. :)

Aslında bana kalırsa dünyanın en güzel, en mozaik semtlerinden birinde yaşıyoruz biz ama yine de bunun tam olarak tadını çıkardığımız söylenemez. Öyle ki Samatya sahiline bile Eren'den sonra gitmeye başladım ben..  Geçen hafta, fırsattan istifade edip cumartesi günleri Kocamustafapaşa'da kurulan semt pazararının yolunu tuttuk. Ben bir fındıkzade pazarı gülü olduğumdan ve üst baş konusunda bir pazardan beklentilerim oldukça yüksektir. Bu yüzden hafiften bir hayal kırıklığına uğradım belki ama pazar yine de bizi içine çekmeyi başardı, hatta 81 dilde "barışı düşle" yazan tshirtler bile aldık :) ... Hedefimiz, pazardan elimizde karideslerle ve az biraz sebze ile dönüp güzel bir akşam yemeği hazırlamakken, elimiz kolumuz dolu döndük eve.

Neyse, bu yazının asıl amacı karidesli, mantarlı makarnadan bahsetmekken girizgahı biraz uzun tuttum.  Hızlıca tarife geçelim.

Malzemeler:
  •  1 kg orta boy karides
  • 1/2 kg mantar
  • 2 kutu krema
  • 1 orta boy soğan
  • 2 diş sarımsak
  • zeytinyağı
  • 1 paket makarna 
  • kekik, karabiber, kurutulmuş fesleğen ve tabi ki tuz.
Yapım ve Yayın:

1-Öncekle bu videoyu izleyin;

http://www.uzmantv.com/karides-nasil-ayiklanir

2- Kendinize güzel bir tepsi bulup karidesleri ayıklayın, yer yer onlarla oynayın :)


3- Haşlanmış karidesleri sudan geçirip kaynayan  bir suda 5 dakika kadar haşlayın.

4- Bu arada başka bir tencerede makarnalarınızı haşlayın.

5-Önce zeytinyağında sarımsak ve soğanlarınızı kavurun ardından mantarlarını da ekleyip kavurmaya devam edin.

6- Tenceredekiler kıvama gelince karidesleri de ekleyip biraz daha kavurun.

7- Ardından kremanızı ve baharatlarınızı  da ekleyip makarna ile karıştırın.

Yemek hazır :) :)





Biz mantar olarak, adını şu an bir türlü hatırlayamadığım kültür mantarından farklı bir mantar türü kullandığımızdan yemeğimiz bir karardı ama tadı enfesti :)



21 Ekim 2011 Cuma

Bir Düğüne Gittim Hayatım Değişti

Derlerdi de inanmazdım meğerse varmış böyle şeyler, limonatalı, bayatlamış pastalı, ince uzun masalı, çoluklu çombalaklı, kadınların küfe şeklindeki topuzları ile endam ettiği o yetmişli yıllara özgü düğünlerden bahsetmiyorum. Bir göl kıyısında en sevdiklerinizden biri evleniyorken, onun için söz konusu düğün "bir düğün yaptım hayatım değişti" kıvamındayken; senin için "bir düğüne gittim hayatım değişti" ye doğru gidebilir.

Çünkü o gün orada hayatın tamamıyla değişebilir. Orada bugüne kadar gördüğün en en en sevgili adamı görebilirsin; hatta daha ilk günden başka hiç bir gerekçeye gerek duymadan tüm geleceğini onun içinde var olduğu bir senaryo - ki nasıl güzel bir senaryo-  ile çizebilirsin kafanda; sıradan bir şeyden bile bahsediyorken içindeki sıkıntıyı alıp götürebilir sesi, sanki yıllardır tanıyormuşçasına en çirkin tarafını bile görmesinden çekinmez olursun.. Çoğu zaman şımarmasından korkarak dilinin ucuna gelen kelimeleri başka bir gün görüşürüz, doğru zaman değildir belki de diye cebine sokuşturursun..  Bir lunaparka gitmiş gibi olup, "belki biraz" diyeceğin çarpışan arabada saatlerce kalmak istersin.. Hatta yaşayanlar bilir, o gün o düğünde Hande Yener'i sevmeye başlayabilirsin.

Ve aslında hayat süprizlerle doludur sen o gün o düğünde bunu anlarsın...

5 Ekim 2011 Çarşamba

Sevgilim..

Uyan sevgilim uyan.. Şimdi ben duruyordum ya ortada bir yerde; sonra sen geçtin ya sağ taraftan önce öylesine, hiç konuşmadan, hiç beklemeden hiç bakmadan; sonra uzatınca ben ellerimi tuttun ya bir anda.. Şimdi bırakılır mı bu eller; yoksa artık imkansız mı bırakmak? Gözlerimi kaçırmadan yanında kalmak, sadece yanında kalmak, sevgilim..

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Gevrek

Merhaba, yine ben evet.. Yine sermayeden yediğim dakikalardan bildiriyorum. Uzun zaman geçmiş değil mi görüşmeyeli ki dürüst olmak gerekirse pek özlememişim sizi.. Şimdi kızacaksınız bana, içinizde burayı terketmek isteyenler olacaktır belki; çekinmeyin yapın hadi ama kaybettiklerinizi asla öğrenemeyeceksiniz.. Tüm bu sözlerime inat bunun sizin üzerinizde bir etkisi de olmamalı; aslında bir sey de kaybettiğiniz yok.. Denerim hep bazen 5 yaşında görünürüm ama rest mi denir adına bilmiyorum pek beceremem ben onu.

Kendimi sık sık kimsenin gülmediği şeylere gülerken buluyorum ben. Şimdi şey sandınız biliyorum "farklı olmaya çalışan kız" çözdünüz de gerçekten, madalyaları 1 kg nohut ile birlikte yarın 17:00 gibi dağıtacağız, ilk 100'e ramazan kolisi veriyoruz ayrıca gelmezseniz darılırım. Neyse  misal iş arkadaşlarımla yemeğe gidiyorum, birisi bir şey söylüyormuş diğerleri de gülüyormuş; ben hep bu anları yakalıyorum o an onlarla beraber senkronize bir şekilde başka bir şeye gülüyorum; bu bazen taşa takılıp tökezleyen ama bunu çaktırmamaya çalışan bir otobüs teyzesi oluyor bazen de yerden karpuz almak için eğilen manavın yarattığı görsel şölen .. Bu eblek kahkahalarım diğerlerininkiyle aynı anda geliştiğinden kimse anlamıyor durumu, ben gevrek gevrek gülüyorum, gevrek gevrek ne güzel ama.

ps:Yazıyı tekrar okuyunca asabiyetim seninle ilgili değil sevgili okur, rahat ol..

18 Şubat 2011 Cuma

"Hak ediyormuş ! Belki hak ediyordur. Yaşayanların birçoğu ölümü hak ediyor. Ve ölenlerin bir kısmı da yaşamayı hak ediyor. Yaşamı onlara verebilir misin? O halde öyle hak, hukuk adına ölüm buyumakta o kadar acele etme. Çünkü en bilge olanlar bile her şeyin sonunu göremez."

4 Şubat 2011 Cuma

HEZEYAN

Kare bir oda, koca bir dolap, küçük bir yatak, orta halli kitaplık, kırık bir ayna, çatlamış  masa, kırmızı bir sepet, yaşayan bir halı, duvarda delikler, beni boya diye söylenen duvar, kırmızı sandalye, kutudan dolap.. Boş oda, kutular kutular kutular... Uçsuz bucaksız bir kiler, sanki ayrı bir dünya, vizesi olmadan girmen zor, vizeyi almak oldukça zor... Koca bir oda, azıcık koltuk, orta halli masa, ev kokan perde, kutular kutular, içleri ayakkabı dolu, bazısının kutusu yok yazık, güzel halılar.. Ama ölü onlar, desenli duvarlar, kuş, hüsnü..

27 Ocak 2011 Perşembe

IRKÇI YAZI

Ne zamandır bir fotoğraf makinesi almayı düşünüyordum. Yurtiçi ve yurtdışı bir çok alternafi ölçtüm biçtim ama fazlası ile cimri olduğumdan bir sonuca varamazken, bimeks çaldı kalbimi... Neyse yine sermayeden yediğim o tatlı dakikalarda gittim bimekse. İstediğim makineyi getirdiler yanıma.. Yaklaşık yarım saat makineyle dizdize oturduk; bir ara elimi tuttu, utandım çektim.. Çünkü ben metal renk isterken o siyahtı, olmazdı... Diğer taraftan indirim bitecek, ve o çekip gidecek diye düşünüyodum ama huzursuzdum işte, kalsın mı gitsin mi bilemedim.. Sonra dedim yürü Merve, bir de kılıf bul şu makineye,metalik olsun rengi.. Kasaya ulaştım ama içim hala huzursuz, neyse sıra ödemeye geldi, uzattım kredi kartını, bakiye yetersiz.. Nasıl rahatladım, dedim ben gelirim sonra, önce para yatırayım, gelirim sonra.. Şimdi akşam oldu, düşündüm yine, galiba hayatımda hep bu gel giti yaşıyorum ben, keşke ödemeleri hep kredi kartıyla yapsak...